top of page

Mağrur Olma...

  • guneshilhan
  • 22 Kas 2024
  • 2 dakikada okunur

"İnsanın değişime hazır noktaya gelmesi kendi kişisel dibine varması ile olur." – Marshall Sylver


“Mağrur olma Padişahım, senden büyük Allah var.” Osmanlı’da Cuma selamlıklarında ve Kadir alayında padişah geçerken saray ağalarının, askerlerin ve halkın padişahı alkışlayarak söylediği bu sözü hepimiz bir şekilde duymuşuzdur. O zaman söylenirkenki anlamı farklı olsa da bu söz dilimize kibir karşısında sarfedilen bir uyarı sözü olarak yerleşmiştir ve Asılan kartımızın düsturudur.


Asılan kartımızdan önce gelen Güç kartının temsil ettiği yaşam enerjisi, başarma azmi, mücadele gücü ve zafer tutkusu bize herşeye muktedir olduğumuz yanılsamasını yaşatabileceği ve kibre kapılmamıza sebep olabileceği için Asılan bunun karşısında bize bu uyarı sözünü söylemek için durur. Asılan’ın görevi bize teslim olmayı ve diz çökmeyi öğretmektir.


Asılan bizi bir çıkmaz sokağa sokar ve biz öyle ya da bu yoldan geri dönmek zorundayızdır. Burada direnmemek gerekir, aksi takdirde aynı yere düşmeye direnip kendini yeniden filizlenmeye bırakmayan bir meyve gibi o dalda, o yolda çürürüz. Burada güç kullanmak, olmasını istediğimiz şeyde diretmek nafiledir. Tek çıkış o çıkmaz sokakta bir yolun sonuna gelmiş olduğumuzu ve artık çark etmemiz gerektiğini, bir şeylere yanlış bakmakta olduğumuzu ve düşünce şeklimizi, yaşamımıza olan yaklaşımımızı değiştirmemiz ve yeni bir perspektif kazanmamız gerektiğini söyleyen Asılan’a kulak vermektir.


Dolayısıyla Asılan bizi yolumuzu değiştirmeye zorlayan tüm krizleri simgeler, aynı zamanda orta yaş krizidir. Dante’nin İlahi Komedya’da dediği gibi “Hayat yolumun yarısında doğru yoldan saptım ve kendimi karanlık bir ormanda yalnız başıma buldum.”


Bu karanlıktan çıkabilmek için önce, olayların yanlış gidebileceğini, arada tökezleyebileceğimizi, her istediğimizi yapamayacağımızı, elde edemeyeceğimizi, kontrol edemeyeceğimiz pek çok şey olduğunu, yenilgilerimizin ve üzüntülerimizin yaşamın doğal ritminin parçaları olduğunu ve onlardan kaçamayacağımızı kabul etmeye gönüllü olmak gerekir. Ancak bu farkındalığı yaşamaya gönüllü olmak beraberinde çok büyük bir sabır ve dirayet gerektirir çünkü bu, daha önce yaptığımız, savunduğumuz, inandığımız, peşinde koştuğumuz ve oldurmaya çalıştığımız her şeyin tersine dönmesi anlamına gelir.


Burada yaşam bizden egomuzu söndürmemizi ve alçak gönüllü olmamızı bekler çünkü bu vardığımız noktanın anlamı “feragat”tir. Neyi feragat etmemiz gerektiğine ilişkin içgörü ve farkındalık kazanabilmek için ise baş aşağı bakabilmemiz, kendimizi bu baş aşağılıkta derinliklere, karanlığa ve bilinçdışımıza doğru kök salmaya ve büyümeye bırakabilmemiz gerekir. Böylelikle benliğimizi bir şekilde hapseden, sınırlayan, kısıtlayan ve sonunda bizi asan eski yıkıcı kalıpları keşfetmeyi ve onları kırarak özgürleşmeyi başarabiliriz.


Asılan’ın başındaki hale çıkacağımız bu yolu bizim için aydınlatmak üzere, asıldığı ip ise yol dönüşü bizim tarafımızdan kesilmek üzere oradadırlar.


Haleleriniz bol, yolunuz açık olsun.


© Güneş İlhan, 22 Kasım 2024, İstanbul

 
 
 

Comments


bottom of page